6 Mayıs 2012 Pazar

Yesil Sukunet

Bahar geldi, hos geldi! Ya da, bana uygun oldugu bicimde, bahar gelmis neyime! Ama iste oyle olmuyor. Icimdeki fotograf aski, 2 gun once yine kendini gosterdi ve bir anda kendimi disarida, sitemizin bahcesinde buldum. Oturdugum yerde, maalesef fazla ve farkli fotograf cekebilecegim bir ortam yok. Ancak; evde iken farketmedigim kadar yesil bir ortam icinde oldugumu anladigimda soyle bir durdum ve etrafima bakindim. Evet, her yer yemyesildi. Gunes, bulutlarin arkasinda kalmakta israr edince, bana da, fotograf cekmek kaldi.

Neredeyse 40 senedir burada oturuyorum. Onumuzdeki camlarin, 30 cm oldugu zamanlardan bu yana yani. Simdi, hepsinin boyu 20 m civarinda. Eski fotograflara baktigimda, bu durum ben, gercekten cok sasirtiyor. Bir kere daha anliyorum ki, zaman, gercekten cok cabuk geciyor ve biz, ya da ben, bunu, kesinlikle faydali bir sekilde kullanamiyoruz. Aslinda kullanasim da yok. Nasilsa birgun hepimiz, bu diyardan gocup, gidecegiz. Iste tam bu sirada, kulaklarimda yankilanan o sarki... Su yazdigim satirlar dahil olmak uzere, sahip oldugum hersey, arkamda kalacak. Saka gibi, degil mi? Az once yine ayni seyi dusunerek, bu yaziyi yarim birakip, birakmama arasinda kaldim acikcasi. Sonra, cektigim fotograflari dusundum. Neden paylasmayayim ki? Kac kisinin bu blogu okudugunu bile bilmiyorken ustelik. 

Bu bloga baslamadan once, kendime bir soz vermis ve benim icin onemli oldugunu dusundugum her olayi, bu satirlara dokecek ve bu sefer blogumu guncel tutacaktim. Yine olmadi. bazi seyleri yapmak icin, motivasyon o kadar onemli ki! Su siralar, sahip olmadigim seylerden biri de bu iste. Umuyorum ki; cektigim ve cekmeyi dusundugum fotograflar sayesinde, bu ise, biraz daha degilebilecegim. Kimbilir? Belki, bu blogu goruntuleyen 3-5 kisiye de sahip olabilirim o zaman...

Gelelim asil konumuza. Uzun zamandan beri, gulmeyin ama, yaklasik 2 senedir, yeni bir fotograf makinasi almayi istiyorum. Arastirmadigim site, okumadigim blog ve benzeri yazi kalmadi diyebilirim. Okumak yetmiyor haliyle. Bu ise ayiracagim butcenin de onemli bir detay oldugunu hatirlamam gerek. Aslinda, 2 makina arasinda kaldim diyebilirim. Biri bu, digeri de su... Makinadan daha onemli olan lens olayini da es gecmemek gerek. Iste o konuda biraz, yok yok bayagi cahil kaliyorum diyebilirim. Bu durumu, bir sekilde asmam ve hayalini kurdugum 2 makinadan birini, en kisa zamanda almam gerek. Bu sekilde, hayatla olan iliskimi biraz daha farkli boyuta tasiyip, doga, insan ve hayvanlarla, hatta binalarla olan iliskimi gelistirebilirim diye dusunuyorum.

Simdilerde kullandigim makina, 3 sene once aldigim ufaklik, artik bana yetmiyor. Muhtemelen, ona bu hediyeyi alip, sualtinda kullanmanin zevkini hem kendisine ve tabii bu vesile ile kendime yasatacagim...

Iste, size bahsettigim ve fotograflari cekerken bu kadar guzel olabilecegini tahmin etmedigim fotograflardan biri. 




Fotograf tekniklerini bilenler farketmistir. Bu, fotografin orjinal hali degil. HDR teknigi kullanarak yarattigim bir fotograf. Gunesin olmamasi, renkleri olabildigince dogal yansitmis bu kareye. HDR'den once, ben bile bu kadar guzel olabilecegini tahmin etmemistim. Aferin bana... 

Ve, farkettim ki; fotograf cekerken, dunyadan tamamen uzaklasiyorum. Kulaklarim tamamen kapali ve cektigim fotografa konsantre oluyorum. Aslinda bu bayagi bir terapi. Bu durumu, maket yaparken de yasiyorum. Hem de daha fazlasiyla. Yakinda, yaptigim maket ve maketler ile ilgili de bir yazi yazabilecegimi saniyorum. 


Stairway To Heaven calarken, bu hamakta yatip, kuslarin civiltisini kulaklarimda, esen serin ruzgari da tenimde hissederek uyumak isterdim. Huzur adini verdigim bu fotografta, insan baska ne dusunebilir ki? Bunun bir otesi, issiz ada olur herhalde :)




Bana sorarsaniz, fotograf cekmenin diger guzel yanlarindan biri de, saatlerce yurudugunuzu, eve dondugunuzde anliyor olmaniz. Bu zamana kadar, fotografa, istedigim kadar vakit ayiramayisimin bir nedeni de, neredeyse, 3 adim oteye bile arabam ile gitmekten vazgecememis olmam. Bu kotu aliskanligi, birakacagim gunlerin yakin oldugunu bliyorum. Yeter ki, su motivasyon dedigim zimbirti, bir an once beni ziyaret etsin... Ve, hayalimdeki CANON EOS 600D'yi alabileyim :)


Gunesin dogmasina 1.5 saat kaldigini, su anda saatime baktigimda farketim, iyi mi? Yatma zamanim gelmis hatta coktaaaan 3 saat kadar da gecmis. Iste, yazmak boyle birsey. Zaman su gibi akip geciyor. Mimar olmanin getirdigi, "geceler yaraticiligimi ortaya cikartiyor!" lafini da yazmadan edemeyecegim. Su uyur, mimar uyumaz... :)


Gorusmek uzere....


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder